TÜRK ASTRONOMİ DERNEĞİNE CEVABIMIZ


–Türk Astronomi Derneğinin Cumhuriyet gazetesinde 1 Haziran  2015 tarihinde yayınlanmış yazısına istinaden, Astroloji Derneğinin açıklamasıdır–

Türk Astronomi Derneğinin, üniversitelerde astroloji kurslarının verilmesiyle ilgili olarak, şu linkte de görülebileceği üzere (http://www.cumhuriyet.com.tr/…/Gokbilimcilerden_universited…) görüşlerine, Astroloji Derneğinin cevap hakkı doğmuş bulunmaktadır.

Öncelikle, Astronomi Derneğinin “dünyada astroloji “eğitimi”nin bir üniversite bünyesinde, adını taşıyan bir bölümde ve/veya bir programda sunuluyor olmasının bir örneği yoktur” şeklindeki savı doğru değildir ve bu yüzden söz konusu sava kesinlikle ve hiçbir şartta itibar edilmemeli ve bu yanlış bilgilendirmenin acilen önüne geçilmelidir:

Seattle’da (Washington) Bastyr Üniversitesinde, 3 Eylül 1991 tarihinde kurulan Kepler College bünyesinde Bachelor (BA) ve Master (MA) dereceleriyle astroloji dersleri verilmektedir ve hâliyle bu eğitim kurumunun en büyük özelliği söz konusu derecelerin resmî olarak tanınmasıdır. Eğitimin resmî adı Kozmoloji(nin) Kültür Tarihi’dir. (http://wiki.astro.com/astrowiki/de/Kepler_College).

Öte yandan İngiltere’de Wales Trinity Saint David Üniversitesi bünyesinde bulunan Sophia Centre’da da “Kültürel Astronomi ve Astroloji” programı mevcuttur ve öğrencileri yine MA derecesiyle mezun olmaktadır. (http://www.astrology.org.uk/astrology-at-university-the-ma-in-cultural-astronomy-and-astrology-by-nicholas-campion/). Astrolojinin üniversiteler bünyesindeki durumu, hangi formda öğretilirse öğretilsin bu kadar netken, Türk Astronomi Derneğinin tutumu anlaşılır gibi değildir ve daha da önemlisi doğru hiçbir yanı bulunmamaktadır.

Fakat bu savdan daha önemli olanı, medyada sıklıkla rastlanan ve astrolojiyi maalesef bir eğlenceden öteye götüremeyen programlar sebebiyle astrolojinin ülkemizde içine düşmüş olduğu acı durumdur ki bunun Türk Astronomi Derneğinden önce Astroloji Derneği fazlasıyla farkındadır. Şu an kalitenin istenilen düzeyde olmadığı açıktır, ne var ki söz konusu bu acı verici durumun Türkiye’deki her astrolog tarafından desteklenmediğinin de bilinmesi gerekmektedir; örneğin AstrolojiTürkiye web sayfası, doğru çıkan ve çıkmayan astrolojik tahminlerini yayınlamıştır (http://www.astroturkiye.com/nokta-atisi-tahmin-orani-yuzde-85/) ve bu durum etik ilkelere tamamen uygunluk göstermektedir. Aynı şekilde, benzer davranış şekillerine sahip başka astrologlar da vardır.

Türk Astronomi Derneği ise sadece medya ve yayın kuruluşlarında astrolojinin rezil hâlini baz aldığı, astrolojinin ne olduğu, eğitiminin nasıl verildiği gibi, bir bilim insanının normalde yapması gerektiği şekilde hareket etmediği için, hem Türkiye’de üniversiteler bünyesinde astroloji eğitimini sorgulamamış ve yapıcı eleştirilerde bulunmamış hem de derslere tek bir temsilci dahi gönderip de derslerin kalitesi ve içeriği hakkında bilgi almaya yanaşmamıştır. Astroloji Derneği, astrolojinin medyada sadece eğlencelik olarak kullanılmasına ve sadece burçlardan ibaret sanılmasına ve benzerlerine karşı çalışmalar yapmaktadır.

Derneğin aynı linkte geçen “(…) geleceği hakkında tahminlerde bulunma çabalarına denir” şeklindeki savı ise yine gülünç olmaktan öteye gidememektedir, çünkü bilindiği üzere bilimlerde de başka kriterler uygulanarak gelecek tahminleri sık olarak yapılmaktadır. Belirli birtakım yöntemsel farklılıklar şu an itibariyle kabul görmeyebilir ama bu, söz konusu yöntemlerin yanlışlığına kanıt değildir.

Aslına bakılacak olursa bir şeyin istenen/dilenen düzeyde “kanıtlamıyor” olması da hiçbir şekilde doğruluk/yanlışlık gerekçesi olamaz. Örneğin bir kişinin tecavüze uğramış olduğu “kanıtlanmamışsa”, bu o kişinin tecavüze uğradığı gerçeğini değiştirmez. Ama pek tabi ki bu durum bir şeyde “kanıt” aramamak şeklinde bir yargıya yol açmamalıdır ve bizler de bunu asla tasvip edecek değiliz, ne var ki özellikle fen bilimsel kriterlerin sosyal bilimlerde ancak zorlukla uygulanabildiğinin de farkında olunmalı ve bu hiç akıldan çıkarılmamalıdır.

Buna en net örnekler İlâhîyat Fakülteleri ve Felsefe bölümleridir, ama başkaları da vardır. Bu örnekler üniversitelerde sadece bilimin değil, “bilginin” de öğretilebileceğine/öğretildiğine dair önemli misallerdir ve bizlerin de, Türk Astronomi Derneğinden sadece astrolojiye değil, bu bölümlere de ilişkin bir eleştiri ve ikaz yazısı beklemek hakkı doğmuş bulunuyor.

Astroloji, hangi nedene dayanıyor olursa olsun ve ne şekilde inkâr edilirse edilsin dünya kültür tarihinin içine koparılamayacak kadar net şekilde dokunmuştur ve onun çok önemli bir parçası ve mirasıdır ki bunu en iyi astronomlar bilir. Hatta bu durum o kadar açıktır ki, uzun bir tarihsel dönemi astrolojik bir anlayışa sahip olmadan anlamaya çalışmak en fazla eksik bir uğraş olur. Bu bağlamda üniversiteler ise herhangi bir bilginin/konunun kontrol edilebilirliğinin ve kalitesinin garantisidir. Böyle düşünüldüğünde astrolojinin üniversitelerden koparılması, onun medya ve yayın kuruluşlarında daha fazla yanlış tanıtılmasına yol açacak ve seviyesini yerlerde süründürmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. Üniversitelerde astrolojinin yer alması, iddia edildiği gibi “bilimsel anlayıştan uzak falcılara sertifika verilmesini” değil, tam tersine gün geçtikçe kalitesinin artmasını sağlayacaktır. Uzatmadan sadece bir örnek verilecek olursa, bahsi geçen astroloji eğitiminde öğrenciler her 4 ayda bir sınava girmekte ve 100 üzerinden 65 puanla geçmekteydi, eğitimin son aşamalarında bu puan 70 oldu. Bunun gayet yüksek bir puanlandırma olduğunun eminiz ki Türk Astronomi Derneği de farkındadır. Ek olarak, Türk Astronomi Derneğinin savaştığı bazı konularla Astroloji Derneğinin de mücadele ettiği kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

Türk Astronomi Derneğinin astroloji karşıtlığı gibi maksat taşımadığını umut ediyoruz ve bu anlamda, Cumhuriyet gazetesindeki yazıda asılsız iddialar bulunduğundan Türk Astronomi Derneğinden bir düzeltme ve özür yazısı beklediğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.

ASTROLOJİ DERNEĞİ

Bir yanıt yazın